Güneşin doğuşu, eczacılık yokuşu
Bu yokuşun yoruşu, sigaranın sonucu
Ne kadar da sıkıcıymış modernizm korosu
Kornolar ve kalabalık, tam bi' kulak pornosu
Evim gardan hayli uzak ama duyar trenlerin sesini
Ya da aslen duyduğum şey gidenlerin nefesi
Emin olamadım neyse, direnmey'im en iyisi
Giydim üste bi' giysi, çıktım evden
Eskişehir'in ayazıyla sevişmekte tüm tenimin dokusu
Ve burnuma taciz eden fabrikanın kokusu
Tam bi' insan kaosu
Baksanıza caddelerde kıyamet var ötmese de İsrafil'in borusu
Belki öttü duymadılar, onlar için tekti yol
Yarınlara koştururken ayakları tekliyor
Üniversite-teknik yalan,yetmiyor
Bu arada beyler burada kızlar bize teklif falan etmiyor
(Nakarat)
Zor, bu şehir hayli zor
İnsan mâziyi özlüyor
Lisan yetmiyor
Anlamıyor seni; yolları, caddesi, insanı
Zaman gibi sokaklardan geçiyorum
Yaşamı Recep Dayı gibi ben de seviyorum
Senin ki senin yolun, benim ki benim yolum
Ama ben benim yolum kesin doğru demiyorum
Emin ol deniyorum insanları sevmeyi
Şehrin gri rengini, fütürist bu dengeyi
Lakin pek de beceremedim, öfkemi geçiremedim
Sadece tadı başka gara gidip gecelemenin
Bir elinde nescafe, diğerinde sigara
Kulaklıkta Soulwave, bakıyorsun bir gara
Giden geri gelmiyo' ve kalbin o an kapkara
Dostlarımı, sevgilimi çaldın benden Ankara
Hiç unutmayacağım seni(hiç), affedemem seni
Tam o anda banka geldi dilencinin biri
Bir sigara istedi ve direncini yenip bana
"Evlat giden gelmez boşa direnmeyin" dedi(peki)