Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım & Cem Adrian
Murat Yılmazyıldırım & Cem Adrian
Murat Yılmazyıldırım
Murat Yılmazyıldırım & Okan Bayülgen
Murat Yılmazyıldırım
Son başlangıçlar dalgıçlarımdır
Olmadık yerde şifreli sentomlar yaratır
Çok ağırdan girdim söze
Bakmayın hiç benim şu mayhoş halime
Cümbürle cemaat birden birleşti
Avuç avuç toplandım peteğimden
Düş kâhiniydim sırat köprüsünde
Haklarımı muallaktakilere verdim
Muhallebi medeni suyu kaçmış
Palyaço balıkları çoktan okyanusu aşmış
Dert yorganını en çok ben örtündüm
Gözyaşı okulunun ilk ordinaryus'uydum
Kakalardaki sarp geçitler oldum
Engelleri hiç geçemedim
Kuramcıydım ben soyunup bekledim
Soyutu çiçeklerimde dölledim
Dokuz doğurdum tek bir mu için
Geçen yüzü rat'ını eklеdim
Gerçek dışıyım hayâl içiyim
Topal dünyanın düş elçisiyim
Azâd еttim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Çile çile kurban edilmiş yıllarımı
Açık bıraktım çeşmelerimi
Büyük kanyonlar aşıp aradım bâkire gelini
Gelincikler nârin gelin gibidir
Benim evciliklerim hep gizemlidir
Yolun başı olmuş tecvit
Yolun sonundaki tercih
Görünüyor mahşerdeki makbêr
Kılıcım yok hamlet oldum
Aşk uğruna zehir tattım
Öleceğim derbeder
Çıkarttım malvarlığımı elimden
Günahlar akıyor beşerin zâlim belinden
Kudretin postunu kuyuçtan getirdim
Merkezim şaştı buharlaşıp eridim
Afaroz oldum biyotin yedim
Ölümlerden ölüm beğendim
Hayâlle gerçek mercekle yaşam
Götürüyor beni geriye
Azâd ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Bade bade kana dönmüş nehirlerimi
Darmadağınık olmuş yüzüm
Kandiller aydınlatmıyor gölgemi
Yol geçen hanına dönmüş yüzüm
Ellerim tutamıyor geçmişi
Uzan üstüme otlar gibi
Yeniden yol ver bana
Uyaklımıyım uzaktamıyım
Topyekün yürüyelim aşka
Göğün rengine kalbimi verdim
Rengim rızârım beni mavi eyledi
Nükteki bir aşığa döndüm
Lütufkâr olup ağlayanları güldürdüm
Başkalaştı gül kemâle erdim
Bugün doğanlar hep gülün
Karmaşıklı hayat denklemler gibi
Yollarıma ıhlamurlar dökün
Azâd ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Pare pare yare olmuş kalemimi
Acıya tulum giydirdim
Uyuttum onu atlıkarıncaya bindirdim
Dünyanın kardeş dört genine
Sular fışkırttım bereketli topraklar ürettim
Önüm arkam sağım solum
Güney kuzey batım doğum
Kan akıtmaz benim yolum
Binbir çeşit meyve oldum
Doğru yolu böyle buldum
Can çıkarmaz benim kolum
Şapkamdan tavşan çıkartamam
Mantığım durur olanları algılayamam
İnlete cinlikle işim olmadı
Zehirle ok birleşip kalbime hiç batmadı
Kızgın çölde aç ve susuz
Yılan gibi sürünürken
Hayat veren nimet buldum
Dua ettim rahmet için
Haktan aldım aşka verdim
Âşık oldum derviş gibi
Bilge ruhtan gece gündüz
İlerledim dönüşerek
Meyveme sevgiyi ekledim
Secdeye vardım imân için
Yokluktaydım varlık oldum
Dönüp durdum dünya gibi
Azâd ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Liğme liğme lokma olmuş bedenimi
Sırçalı köşke fırça oldum
Ayarım arttı kendimi tünelde buldum
Yağız atlara binektim ben
Gözü kapalı dört nala ahirete giden
Karanlıkta ışık idim
Kör dünyayı aydınlatan
Işıktaki denge gibi
Gönül işi ustalıktır
Sözcüklerim hastalıktır
Ölüleri diriltirim ben
Çok yakınımdır uzağa
Düşer gibi yaparım içine çeken tuzağa
Günah kuşunun kardeşiyim
Her savaşta hep onu ben yendim
Bütün kuşlara ödül dağıttım
Onlara yeni kanatlar verdim
Melekler geldi düzen değişti
Bayrakları üzerime giydim
Azâd ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Yâne yâne ateş olmuş cennetimi
Mistik hikayelerim var anlatacak
Geçmişin derinliklerinde dolaştıracak
Nedeni nedir bilemedim
Yerden aldığım aşklarımı hep birleştirdim
Kalbimi yıktım ruhumu deldim
Anahtar olup yüce kapıdan geçtim
Cenk işi vardı vuslatım sarktı
Vicdan sahnem gizli saraydı
Bedenimi defnedin kötülüğe
Karanlık biter beşer olan iyileşir diye
Ölüm zamanım mavi hududa saklı
Yırttım attım yalancı idam fermanımı
Vibratör oldum toprağı titrettim
Uygarlığımdan yağmur indirdim
Yaşam diyetim çoktan ödendi
Gafil avladım kara yezidi
Hiçliğin inine içimi soktum
Tek olanda hayat buldum
Yokluk evimde bacam hep tüter
Tüten duman şekiller çizer
Azâd ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Kâne kâne çare olmuş mabedimi
Bilanço defterimde kayıplar var
Kötü pipileriydi şettim altıncı perdemde
Kilidi kaldırdım kukulardan
Kadınların önüne iffetli hayatlar serdim
Devanın karşıtı eza
Allem edip kallem ettiler
Verdiler bana ceza
Göklerden alırım gücü
Yoktur bunda hiçbir büyü
Dünyayı aldı derin bir üzgü
İmparatorun köpeği geldi
Elimi yaladı sonra döndü kıçını ve gitti
Anladımki ben bir oyuncaktım
Beşerlere çeşit çeşit roller satardım
Haram gibi hayatlardan
Bayatlamış kokulardan
Tohumlar yetiştirdin sen
Tapınmanın dili birdir
Sonsuz evren kalplerdedir
Tekrar olup yudumlandım ben
Azâd ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Hâre hâre çatal olmuş heykelimi
Lirik aşkın trajedileri
Oynanan oyun anlatır seyircileri
Armonik notaların don kişotuyum
Şatolara şakıyan şarkılar uçururum
Ayrışır diller düzelir evcin inler
Hoş seda kalır gönüllerde
Açar rahmini lohusa kadın
Aldığım bebek ağlar dünyaya
Ölçülerim uydu başımdaki aya
Güneş battı uyudum karanlığa
Memelerin yumuşak saçağında
Ağzıma değer süt veren mağara
Kapattım salondaki gözalıcı ışıkları
25 perdeye geceyi geçirdim
Boşluk olup başa döndüm
Kendi yangınımda söndüm
Harmanladım köşe bucağı
Yemişteki emiliştim
Emildikçe ruha iliştim
Gökten gelip sahneye indim
Bu yer bana aitmidir
Yerim nerde belli değil
Kendim yazdım mezar taşımı
Azâd ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Lale lale nedim olmuş şiirlerimi
Perde düştü gölgelerime
Kandiller girdi yeniden devreye
Düşümün başına üşüştüler
Tünelin ucunda beklediler nimetimi
Galaktik mecra mazlum macera
Işık dolu mavi oldun sen
Gökten gelenler yerden çıkanlar
Meclis ara kahramandım ben
Aşkın hüznüne meydan okudum
Yeni yol açtım ormanların gezegeninde
Meyilliydim hep kasırgalara
Pazarlık yaptım yok olan krallıklarla
İcad edilmemiş rengin kalbiydim
Kendi içinde ebediyete dönen
Üstümde biten otlar içinden
Işıyan çiçekler açtı
Aynamdaki sen bana aittin
Ruhuma giymiş pelerinimdin
Ahirettemiyim dünyadamıyım
Kanat açmayı çok özledim
Azâd ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Tane tane hala içimde suretlerimi
Kuşatıldı dört bir yanım
Ellerinde başaklar beni ziyarete geldiler
Başaklar döküldü mezarıma
Toprak yarıldı altın oldu bütün gezegen
Bebek uyandı uçuştu dallar
Gökkubbede ebedi bir aşk var
Açıldı bağım döndü fermanım
Yerkürede topluluk ruhu var
Hava denize dönmüş
Deniz hava olup karayı bölüştürmüş
Zaman kaybolup gitmiş
Gece ve gündüz çoktan helâlleşmiş
Ezân okunmuş çan çalınmış
Soyut olan somuta geçmiş
Cennet uyanışmış cehennem uyuyuş
Beşerler ahiretimiz gelmiş
Azâd ettim sürgündeki kargaları
Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim
Aşk dağında zülcelâli ben bekledim
Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden
Nakış nakış kanatlanmış meleklerimi
Murat Taşlamaları was written by Murat Yılmazyıldırım.
Murat Yılmazyıldırım released Murat Taşlamaları on Thu Dec 02 2010.