[Verse 1]
Ben o yangından beri ayaktayım; başak saplarında ya da güneş günlerinde
Sözümün üstüne beni sakınacak hiçbir çatı da yok fakat
Ben o kavgadan beri hayattayım
Beyaz yoksa anlamı da yok karanın
Niçin yaşayacaktım hiç bahsetmeyeceksem kabuklarından yaramın?
Bacak aramda doğum lekem, sesimde çirkin ıssızlık
Ben ihanetten beri ayaktayım
Gülüşümü görseniz kıpkırmızı bir düğüm
Ölümüme inanın gökyüzünde beyaz düşsel bir düğün
Fakat şafaklardan carmagnole'le geçeceğim
Çünkü ben, tereddütten beri ayaktayım
Bu benim kendi cinayetimin bulut yüklü şarkısı
Alargamda intihar ve nefesimde ölü bir curnata
Bize böylece gözyaşı saydıran yaşamak adına
Ben o şafaktan beri ayaktayım
[Nakarat]
"Sen" dedi, "öykümü yazar mısın?
Çünkü kalemin keskin, gözlerin çekik"
Ve birden ortadan yok oldu çünkü "Ben" dedi, "en az yıldızlar kadar hayattayım"
"Nasıl yeniden bulurum?" dedim "seni"
"O zor gün geldiğinde dirilecek olanlardan sor beni; gözleri çekik ve bayrakları çelik"
İşte ben öldükleri günden beri hayattayım
[Verse 2]
Ben önceden karşında kalsedon rengindeki göldüm
Yoruldum yıldızları saymaktan bahar bile borana döndü
Daha şafak sökmeden ağlardın
Oysa sen eskiden temiz bileklerine kızlar gibi bazalt bağlardın
Belki de yola çıkılan yerde kaldın
Ve beni kimsenin nabzında vurmayan lirik güzelliğin aldı
Sen kelimeni nefesinde demlemeden boğuldun
Güneşi batırmasını bilir onlar ama sen doğurdun
Tepede tıpkı ay bir haydut gibi gezerken coğrafyada
Demir bir perde gibiyken karanlık, karanlık
Duaların hiçbir şeyi yoluna koymadığı bir zamandı
Ben o talandan beri ayaktayım
Seni böylece yıktıklarında; gündüzleri vurulup geceleri ağlayan seni, seni
Saklı yarandan geçilmediği lacivert akşamın ortasında
Ben yağmurlardan beri ayaktayım
[Outro]
"Çiçeklerin üzerine düşen dehşet gölgesi algılanmadığı anda bahar dalı bile bir yalana dönüşür."